Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in mezarına uygulanan son müdahale, örgüt içinde eski sadıkların arasında büyük bir huzursuzluğa yol açtı. Gülen'in mezarını çevreleyen cam yapının ince bir mesaj taşıdığı iddiaları, örgüt üyeleri arasında bir miras ve vasiyet tartışmasının patlak vermesine neden oldu. Malum, FETÖ'nün ideolojik yapısı ve ters giden süreçler, pek çok gidişatı gündeme getirmektedir. Tüm bu olaylar, 15 Temmuz sonrasında başlayan çözülmeyi ve dağılmayı daha da derinleştiriyor.
Gülen'in mezarının camla çevrilmesi fikri, bazı yorumcular tarafından sembolik bir anlam içerdiği yönünde değerlendiriliyor. Özellikle FETÖ'nün kendi hayal ettiği yaşam tarzına ilişkin inançlarını güçlendirme çabası olarak yorumlanıyor. Ancak bu durum, örgütteki varis adayları arasında ciddi bir gerilime sebep oldu. Gülen'in ölümünden sonra, "liderin yokluğunda kim mi lider olmalı?" sorusu birçok kişi tarafından tartışılmakta. Bunun yanı sıra, mezar çevresindeki yeni düzenleme, eski FETÖ mensupları arasında, kimin mirasçı olduğu, kime itaat edilmesi gerektiği gibi soruların doğmasına neden oldu. Bu olaylar neticesinde, üçüncü şahısların etkisi ile su yüzüne çıkan kargaşa, örgütün geleceği hakkında daha fazla şüphe uyandırıyor.
FETÖ elebaşının ölümünün ardından, örgütün bazı önde gelen isimleri arasında kıyasıya bir mücadele başlamış durumda. Bazı kaynaklar, Gülen’in bırakmış olduğu vasiyetin gün yüzüne çıkmasının örgüt içinde yeni bir güç mücadelesi başlatacağını belirtiyor. Bu tarz bir belgenin varlığı, özellikle örgütün üst kademe mensuplarının hamlelerini etkileyebilir. Miras mücadelesinin yanı sıra, bazı eski FETÖ üyelerinin, Gülen'in vasiyetinin nasıl bir etki yaratacağına dair kaygıları olduğu da görülüyor. Bu durum, örgütün iç dengelerini bozma potansiyeli taşıyor.
Örgüt içinde yaşanan bu karmaşa, yalnızca liderlik mücadelesiyle sınırlı olmayıp, aynı zamanda eski üyelerin toplulukları üzerindeki etkimin sorgulanmasına da yol açıyor. Bir zamanlar Gülen'e en yakın isimler, artık birbirleri üzerinde tahakküm kurma çabası içinde. Bu da, FETÖ içerisindeki sadakatin sorgulanmasına sebep olmaktadır. Karşıt görüşlere sahip olan bazı eski liderler arasında, kimin gerçekte liderlik vasfına sahip olduğu yönünde ciddi tartışmalar yaşanmaktadır. Nitekim, başta örgütsel yapının çökmesi ve insanların birbirine olan güvensizliği, bu tür çatışmalara zemin hazırlıyor.
Bunun yanında, mezar çevresindeki camın, örgüt içindeki güç gösterisinin bir simgesi haline geldiği de ifade ediliyor. Bazı eski FETÖ mensupları, camın, liderin ve kurucunun ruhani korumasını simgelediğini çeşitli gerekçelerle savunsalar da, bunun somut bir liderlik ya da miras iddiasıyla nasıl bağlandığı belirsizliğini koruyor. Gülen’in ardında bıraktığı mirasın, kimin elinde toplanacağı ve bunu nasıl kullanacağına dönük rekabet, yavaş yavaş kamuoyuna sirayet eden olaylara kadar gidebilir.
Kısacası, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in mezarının camlarla çevrilmesi, sadece bir anma geleneği veya bir tür tepki olmaktan çok daha fazlası. Bu durum, aynı zamanda örgüt içindeki bölünmüşlüklerin, iktidar mücadelelerinin ve geleceğe dair belirsizliklerin bir yansıması haline gelmiştir. Yıllarca süren varlıklarını sürdürürken, şimdi ise miras ve vasiyet üzerinden yürüyen bu kriz FETÖ’nün sonunu getirebilir mi? Sorular uçuşmakta ve zaman, bu belirsizliklerin hepsine ışık tutmayı vaat etmekte.
Özetle, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in mezarının camlarla çevrelenmesi, örgüt içinde yeni bir evreyi başlatan devrim niteliğinde bir gelişmedir. Sadece mezar çevresindeki yapısal değişiklikler değil, aynı zamanda içerideki çatlaklar, tehtidler ve güç mücadelesi de farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor. Gelecek dönemde bu meselelerin nereye varacağı ise merakla bekleniyor.