Son yıllarda Türkiye, terör tehdidiyle mücadelede önemli adımlar atmış olsa da henüz istenilen seviyeye ulaşılamamıştır. Bu bağlamda, "Terörsüz Türkiye" idealinin öncüsü olan bir grup milletvekili, terör sorununu Meclis gündemine taşımayı amaçlıyor. Terörle mücadelede güvenlik politikaları kadar sosyal ve ekonomik çözümlerin de hayata geçirilmesi gerektiğini savunan bu milletvekilleri, toplumun her kesimini kapsayan bir yaklaşım geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor.
Meclis çatısı altında yapılan toplantılarda, terör sorununun yalnızca güvenlik odaklı bir anlayışla çözülmesinin yetersiz kalacağına dair görüş birliği sağlandı. Söz konusu terörle mücadele stratejisinin toplumun sosyal dokusuna, ekonomik yapısına ve eğitim sistemine entegre edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Milletvekilleri, bu tür bir yaklaşımın, bireylerin topluma entegrasyonunu artırarak terörizmin nedenlerini ortadan kaldıracağını belirtiyor.
Toplumsal huzuru sağlamak adına yürütülen bu çalışmalarda, özellikle gençlerin terör örgütlerinin etkisinden korunması için eğitim politikalarının önemine dikkat çekiliyor. Eğitim, istihdam olanakları ve sosyal hizmetlerin güçlendirilmesi gibi alanlarda yapılacak yatırım ve reformlarla gelecekte benzer sorunların yaşanmasının önüne geçileceği ifade ediliyor. “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda, toplumsal dayanışmayı güçlendirecek projelerin geliştirilmesi gerektiği ön plana çıkıyor.
Türkiye’de terör sorununa çözüm bulmak amacıyla atılan adımların en önemli ayaklarından biri de toplumun farklı kesimlerine ulaşmayı hedefleyen sosyo-kültürel projelerdir. Bu projeler, halkın çeşitli katmanlarının terörle mücadelede aktif bir rol oynamasını teşvik etmek amacıyla tasarlanmıştır. “Terörsüz Türkiye” sürecinde, kamuoyunu bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinin yanı sıra, yerel yönetimlerin de aktif rol almasının hayati önemi bulunmaktadır.
Mücadele sürecinin sadece merkezi hükümetle sınırlı kalmaması gerektiğini savunan milletvekilleri, yerel dinamiklerin de hareket geçmesini talep ediyor. Yerel halkın katılımının sağlanması, toplumsal dayanışmayı artıracak ve terörün barındığı sosyo-ekonomik koşulların iyileşmesine katkıda bulunacaktır. Terörle mücadelede yalnızca askeri ve güvenlik önlemlerinin değil, aynı zamanda sosyal etkileşimlerin güçlendirilmesinin de önem taşıdığı düşünülmektedir.
Son olarak, "Terörsüz Türkiye" hedefinin gerçekleştirilmesi için tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve bireylerin birlikte çalışması gerektiği ifade edilmektedir. Bu bağlamda, Meclis’te atılan adımların toplumun farklı kesiminde karşılık bulması, büyük bir sinerji yaratacaktır. Terörü kökünden yok etmek, sadece güvenlik güçlerinin değil, aynı zamanda toplumun her bireyinin ortak sorumluluğudur. Bu nedenle, çalışmaların Meclis'le sınırlı kalmadan, toplumun geneline yayılması gerektiği vurgulanıyor.